ENSELERİNE KURŞUN SIKILAN ADALET BAKANLARI
ENSELERİNE KURŞUN SIKILAN ADALET BAKANLARI
Önceki blok yazılarında Sovyet terminolojisinde (NKVD) İç İşleri Halk Komiseri olarak tanımlanan, İç İşleri Bakanlarının trajedilerinden bahsetmiştik.
Yagoda, Yezhov ve Beria ..
Üçü de yardımcıları ve en yakın bürokratları ile birlikte enselerini sıkılan birer kurşun ve hak edilmiş bir ölümle , kurbanlarının kaderini paylaştılar.
Bu yazımızda Adalet Halk Komiserleri yani Adalet Bakanlarından bahsedeceğiz.
Aşağıda 1917-1938 dönemlerinde ölen/öldürülen Adalet Halk Komiserlerinin kısa özgeçmişleri var.
Öldürülen hukukçuların sayısı tabi ki bununla sınırlı değil.
Rusya’da saygın bir gazeteci-araştırmacı olan Dmitriy Şabelnikov, Stalin baskı kurbanı olan avukatlar adına hazırladığı "Kimsenin Savunmadığı Savunucular" adlı projesinde bu dönemde , sadece Moskova’da yaklaşık 200 avukatın hapishanede vurularak öldürüldüğünü , bir o kadarının da sürgüne, kamplara ve diğer gözaltı merkezlerine gönderildiğini ifade ediyor.
Buradaki yazının konusu Adalet Halk Komiserlerinin dramı olduğu için onlardan bahsedeceğiz.
Görev ve sorumluluk açısından Adalet Halk Komiserlerinin Sovyet sistemi içerisindeki konumunu anlayabilmek için ilk olarak 12 aralık 1919’da “Ceza Hukuku Rehberi” adıyla yayınlanan kararnamenin “giriş” bölümüne bakmak gerekir.
Devrimin ceza hukukuna bakışını anlatan bu bölümde “ Sovyet adalet organlarının proletaryanın sınıf muhalifleriyle mücadele alanındaki tarihsel görevlerini yerine getirmelerine yardım etme görevi, Halkın Adalet Komiserliğine verilmiştir” deniyordu.
25 mayıs 1922 tarihli Ceza Muhakemesi hakkındaki kanunda ise Halkın Adalet Komiserliğine "işçilerin ve köylü hükümeti politikasına" aykırı oldukları takdirde, hem halk mahkemelerinin hem de Yüksek Mahkemenin cezalarını denetim yoluyla iptal etme hakkına sahip olan en yüksek adalet mahkemesi olarak “görev yapma tanımı getirilmiştir.
İşte kanunla bu kadar önemli görev verilen Adalet Halk Komiserlerinin akıbetlerinin kısa özeti.
Aşağıdaki bölümün kısa bir özetini yapmak gerekirse, 1917-1939’a kadar gelen Halk Komiserlerinden üçü doğal yollarla kalan beş Adalet Halk Komiseri ise kafasından kurşunlanarak öldürülüyor. 1932 gibi erken bir tarihte doğal yollarla ölen Stuchka ve Kursky için ise ,1937 yılına kadar yaşasalardı akıbetlerinin ne olabileceği her halde kolayca tahmin edilebilir. Aynı şekilde infaz edilen Adalet Halk Komiseri yardımcısı Pashukanis ,Krestishky ve Akulov'tan da bahsedeceğiz.
Steinber ise aşağıda belirttiğimiz gibi iç savaştan sonra kaçıyor. Bir daha Rusya’ya uğramıyor.
Steinberg Ekim devriminden sonra Sol- Sosyalist Devrimci Parti ile Bolşeviklerin kurduğu koalisyon hükümetine 10 aralık 1917'de SSD kanadından Adalet Halk Komiseri olarak giriyor.
Mart 1918'de imzalanan toprakların büyük kısmını Almanlara bırakan, Brest-Litovks anlaşmasına karşı oldukları için SSD tüm bakanlarını Bolşeviklerle olan koalisyon hükümetinden çekince, Steinberg'inde bakanlığı son buluyor.
İç savaşta Sosyalist-Devrimciler Bolşeviklere karşı silahlı muhalefete geçince, Steinberg'te üyesi olduğu hükümete karşı isyancılar safındadır. İç savaş sonrası ise diğer SSD'ler ile birlikte savaşın mağlubu olarak Rusya’yı terk ediyor ve 1957 yılında New York’ta vefat ediyor.
Pyotr İvanoviç Stuchka,
Stuchka “ meta mübadelesi hukuku” adı verilen akımın sözcülerinden biriydi. Bu okulun temel tezine göre Marks toplumsal ilişkilerin kökenini araştırmak için kullandığı mübadele ilişkilerini, hukuka yansıtmak gerekir. Hukuk sosyalist toplumda sosyalist hukuka dönüşmez. Devlet gibi oda sönümlenecektir. Kirilenko ve Pashukanis tarafından da geliştirilen bu tez önce bu tezi savunanlarca 1936 ‘da sonra reddedildi. Ama öncesinde oldukça rağbet görüyordu.
Stuchka ve bu tezle ilgili ciddi tartışmalar olduğunu ifade etmek gerekir.
Steinberg’in 18 mart 1918’de görevi bırakmasından sonra , göreve gelen Stuçka'nın önderliğinde Sovyet adli sisteminin temelleri atılıyor ve Lenin’in büyük desteğini alan “1 No'lu Mahkemeler hakkında kararnamenin” hazırlayanlarının başında geliyordu..
Kararname iki bölümden oluşuyordu:
1) Eski mahkemenin dağıtılması.
2) Bütün eski yasaların yürürlükten kaldırılması”
Eski mahkemeleri dağıtırken kararname iki tür mahkeme kurulmasını öngörüyordu: Halk mahkemeleri (yerel ve bölgesel) ve Devrim mahkemeleri.
Halk mahkemeleri genel hukuk mahkemeleri olarak kuruldu. Devrim mahkemeleri ise en önemli davalar, özellikle karşı-devrimci suçlar için oluşturuldu.
Kararname ile adli soruşturmacı, savcılık denetimi, jüri ve özel avukatlık kurumları kaldırıldı. Sulh yargıçlığı kurumu “askıya alındı” Eski sulh yargıçları kendileri yerel sovyetler tarafından seçildiği takdirde “yerel” yargıç olma hakkını elde ettiler.
Mahkemeler kararnamesine Stuçka’nın hazırladığı “Devrim Mahkemelerinin Örgütlenmesine Dair Kılavuz” da eklendi. “
Devrim Mahkemeleri, kararlarında, devrim düzenini ihlal edenlerle mücadele araç ve tedbirlerini seçmekte serbesttirler” şeklinde önemli bir hüküm içeriyordu.
Stuchka, ağustos 1918’de Dış İşleri Halk Komiseri yardımcısı olması ile birlikte görevini Kursky’a devretti. Bununla birlikte aralık 1918'den Ocak 1920'ye kadar Letonya Sovyet Hükümeti Başkanlığını yürüttü. 1919-1920'de Adalet Halk Komiseri Yardımcısı oldu. 1923'ten sonra ise RSFSC Yüksek Mahkemesi Başkanlığı görevini yürüttü.
23 Ocak 1932 tarihinde ise vefat etti.
Dimitriy İvanoviç Kursky
1918 -1928 arasında ,Sovyet tarihinde en uzun süre Adalet Halk Komiserliği görevini yürüten Dmitriy İvanoviç Kursky son derece yetenekli bir hukukçuydu.
1900 yılında Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmasından sonra Moskova Barosuna kaydolup, serbest avukatlığa başladı. 1904 yılında RSDİP’e katıldı. 1905 devrimi sonrası Bolşevik grubunun yayınlarında onu görüyoruz.
1917 Şubat ve Ekim devriminde de önce Sovyet delegesi ,sonrasında Odesse askeri devrim komitesi üyesi oluyor. , Ağustos 1918'den Ocak 1928'e kadar Adalet Halk Komiseri ve aynı zamanda ilk Sovyet başsavcısı olarak görev yapıyor.
Kursky devrimin ilk aşamasında hazırlanan, özellikle kadınların tam eşitliğini getiren Sovyet Medeni kanun başta olmak üzere tüm önemli yasalarında mimarlarından biri.
Kursky 5 aralık 1932’de elinde meydana gelen bir kesik sonrası, gelişen enfeksiyon sonucu hayatını kaybediyor.
Görüldüğü gibi her üç Adalet Halk Komiserinden Stuchka ve Kursky 1932 yılında vefat etmeleri ,Steinberg ise yurtdışında olması nedeniyle 1937-38 ’deki toplu kırımın mağduru değiller.
İNFAZ EDİLEN ADALET HALK KOMİSERLERİ
1)Georgi
İppolitoviç Oppokov,
Oppokov’un Adalet Halk Komiserliği ekim-kasım 1917 arasından çok kısa bir süre . Görevini daha sonra yurt dışına kaçacak olan Isaac Zaharovich Steinberg’e devrediyor.
Ancak daha sonrasında 1918-1921 arasında Yüksek Ekonomik Şura başkan ve üyeliği,1921-1923 yıllarında Sibirya Devrim Komitesi üyeliği,1923-1926 Petrol Sendikası Başkanlığı,Moskova Kent Konseyi üyeliği,1929-1931 Ulusal Ekonomi Yüksek Konseyi Başkanlığı üyesi,1931-1933 Devlet Planlama Komitesi Başkan Yardımcılığı ve 1933 -1937 yılları arasında Sovyet Denetleme Komisyonu üyeliği yapıyor.
Haziran 1937'de Donbass Parti Sekreteri Sarkis Artemievich Sarkisov’un sözde ihbar mektubu ile tutuklanıyor.
Sağcı-Troçkistt örgütüne üyelik ve karşı devrimcilik suçlarından Sarkisov ve ve diğer 31 kişi ile birlikte infaz ediliyor.
2)Nikolay Mihayloviç Janson,
N.M.Janson’ın Adalet Halk Komiserliği 1928-1930 yılları arasında gerçekleşiyor. Sonrasında 1930-1931 yıllarında Halk Komiserleri Konseyi Başkan Yardımcılığı yani başbakan yardımcılığı yapıyor.
Bu dönemde daha sonra aynı kaderi paylaşacağı İçişleri Halk Komiseri V.N. Tolmachev ve OGPU Başkan Yardımcısı G.G. Yagoda ile birlikte , toplama kampları sisteminin geliştirilmesi projesini hazırlıyor.
Burada Janson’un görev yaptığı dönemin “Kulak” tasfiyesi dönemi olduğunu hatırlatalım.
Nikolay Mihayloviç Janson, erken bir dönem sayılabilecek 25 Kasım 1932'de Tolmachev’le birlikte parti karşıtı ,sağcı oportünist karşı-devrimci bir gruba katılmakla suçlanıp,partiden ihraç ediliyor ve tutuklanıyor.
Sonrasında 3 yıl çalışma kampında kalma cezasına çarptırılıyor. 1935'te cezasını çektikten sonra Kostroma'ya dönüyor, ancak özgürlüğü çok uzun sürmüyor . Çünkü Yezhov’un meşhur 447 sayılı kararnamesi onu da vuruyor ve aynı dönemde cezasını bitirip sürgünden dönen bir çok insanla aynı kaderini paylaşıyor.
30 Mart 1937'de karşı-devrimci terör örgütüne katıldığı şüphesiyle tutuklanıp, SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri Heyetinin 20 eylül 1937 tarihli kararıyla aynı gün ensesinden kurşun sıkılarak idam ediliyor.
3) İvan Lazareviç Bulat,
İvan Lazareviç Bulat, meslekten hukukçu değil.
Köy okulunda iki sınıfı bitirip tamirci olarak çalışmaya başladıktan sonra ,16 yaşından itibaren kendisini politik mücadele içerisinde buluyor.1912 yılında ise Bolşevik oluyor.
1918 ‘de başlayan İç Savaşta komiser olarak görev yapıyor.
Savaş sonrası parti/devlet kariyerinde Ukrayna Halk Komiserleri Konseyi Başkan Yardımcılığı ve Tüm Birlik Komünist Partisi (Bolşevik) Tula ve Moskova Bölge Komiteleri Sekreterliği, 1931-1932 SSCB Demiryolları Halk Komiseri Yardımcılığı da var.
Ocak 1932’de ise RSFSC Yüksek Mahkemesi Başkanlığına atanıyor.
Bu görevi 1937 yılı Eylül ayının ortalarına kadar sürdürüyor. Öncesinde 1932 yılından itibaren Halk Adalet Komiseri Yardımcısı sıfatını da taşıyor.
20 Temmuz 1936'dan Ağustos 1937'ye kadar Adalet Halk Komiseri sıfatını da taşıyor. İ.L.Bulat 15 eylül 1937’de partiden ihraç edilip, 28 Aralıkta tutuklanıyor.
Açılan davada neredeyse 6 yıl başkanlığını yaptığı RSFSC Yüksek Mahkemesinde Sovyet karşıtı örgüt kurmak ve yargı sistemini çökertmeye yönelik sabotaj faaliyetleri yürütmekle suçlanıyor.
15 dakika süren duruşması sonunda 20 haziran 1938 tarihinde ölüm cezasına çarptırılıp, cezası aynı gün infaz ediliyor.
Tam 6 yıl boyunca Sovyet yargı sisteminin en tepesinde “adalet dağıtan” bir figürün kısmetine, 15 dakikalık bir duruşma sonucu ensesinden sıkılan tek kurşun düşüyor.
İvan Lazareviç Bulat’ın aşağıda anlatacağımız Krilenko ile birlikte , 1930’dan itibaren başlayan kitlesel baskıların en büyük sorumlularından biri olduğunu burada hatırlatalım.
Krylenko ile birlikte yargılamanın basitleştirilmesi fikrinin büyük destekçisi olan Bulat’ın 15 dakikalık bir yargılamanın kurbanı olması da tabi ki ayrı bir trajedi.
4)Antonov-Ovseenko,
Vladimir Aleksandroviç
Antonov-Ovseenko hem askeri hemde siyasi yetenekleri ile Sovyet Devriminin en efsane kişiliklerinden biri .
Askeri kariyerini çarlık döneminde yapıp ,devrime katılan, iç savaş sırasında aldığı askeri görevler ve daha sonrasında Sovyet rejiminin kurumsallaşmasında önemli bir bolşevik kadro kimliği kazandığını hemen ilk söz olarak ifade etmek gerekir.
1934/1936 yılları arasında askeri savcılık yaptığını ilave edelim
Antonov-Ovseenko İspanya iç savaşı sırasında (1936-1937) SSCB Barcelona Başkonsolosu. Sovyetler Birliğinden denizden gelen yardımların cumhuriyetçi güçlere sevkini sağlıyor. Cumhuriyetçi birliklere askeri danışmanlık yapıyor. Anti Stalinist çizgide olan Katalonya'daki anti-faşist hareketi kontrol eden POUM'dan anarko-sendikalistler dahil olmak üzere tüm cumhuriyetçi güçler kendisini büyük saygı duyuyor. Juan Negrin onun için "Katalanların kendisinden daha büyük bir Katalan" olarak nitelendiriyor.
Antonov-Ovseenko’nun Adalet Halk Komiserliğine atanması ile tutuklanması arasında sadece 30 günlük süre var. İspanya’dan Adalet Halk Komiseri yapılmak üzere, çağrılması Stalin, Yezhov ikilisinin bir tezgahı olarak gözüküyor.
Aynı dönemde İspanya’daki NKVD şefl Alexander Orlov, bu uygulamayı, yurtdışında çalışan Sovyet diplomatları ile NKVD’ nin yurtdışında görevli personelini Rusya’ya çekip infaz edebilmek için sıklıkla yapılan bir taktik olduğunu ,bir üst kariyere atanma bahanesi ile yurt dışında görevli onlarca personelin ülkeye çekildiğini söylüyor.
Orlov kendisi de Moskova’ya çağrılır. Bu çağrının, hakkında idam hükmü anlamı geldiğini bildiğinden karısı ve kızıyla birlikte ABD’ye iltica eder. Stalin’e gönderdiği mektupta, peşine taktığı “ölüm timleri”ni geri çekmesini, kendisine ve ailesine bir zarar gelmesi halinde, avukatının, bir bankadaki bütün bilgileri açıklayacağını bildirir . Orlov bundan sonra Stalin’in infaz timlerini durdurma emri verdiğini söylüyor.
Ancak Antonov-Ovseenko, bu yemi yutar ya da yutmak zorunda kalır. Mokova’ya döner.
Alexander Orlov, kitabında onunla ilgili olarak ” Ekim Devrimi'nin ünlü kahramanı Antonov-Ovseenko, 1937'de İspanya'daki diplomatik görevinden geri çağrıldı ve RSFSR Adalet Halk Komiserliği'nin yarı hayali görevine atandı ve oradan hızla ortadan kayboldu” diye bahseder.
Antonov bir ay süren bakanlığının ardından tutuklanıp, karşı-devrimci terör örgütü üyeliği ” ve “Troçkist faaliyet” suçlamasıyla yargılanan 10 Şubat 1938’de Moskova’da kurşuna dizildi. Aynı tarihte tutuklanan karısı ise kendisinden iki gün önce kocasının faaliyetlerinden haberdar olduğu gerekçesi ile aynı kaderi paylaşıyor.
Dramatik bir sahne olduğu için Antonov'un hücre arkadaşını anlatısını da buraya ekleyelim.
"İdam edilmek üzere çağrıldığında Antonov bize veda etmeye başladı, ceketini ve ayakkabılarını çıkarıp bize verdi ve yarı çıplak bir şekilde idam edilmeye gitti." 21 yıl önce şapkası eğik, saçları omuzlarına kadar dökülmüş bir halde Geçici Hükümet'in devrildiğini ilan etmişti. Şimdi çıplak ayakla idam odasına götürülüyordu
Mikhail Tomsky'nin oğlu Yuri, Antonov-Ovseenko'nun ölümünden önce şu sözleri söylediğini aktarıyor: "Özgürlüğü görecek olan herkese, Antonov-Ovseenko'nun bir Bolşevik olduğunu ve son gününe kadar Bolşevik olarak kaldığını insanlara söylemesini rica ediyorum."
5)Nikolay
Vasilievich Kirilenko,
Katledilen Adalet Halk Komiserlikleri arasında en efsane kişiliklerin başında Kirilenko gelir. Akıl almaz derece yetenekli bir insandır. Marksist hukuk literatüründe katkısı sayılacak gibi değildir. Yüzlerce makale, onlarca doküman bırakmıştır..St. Petersburg Üniversitesi Tarih ve Filoloji Fakültesinde eğitim görmüştür. Meslekten hukukçu da değildir.
1905 devriminden itibaren politik mücadelenin içinde,bolşevik grubunun bir militanı,ajitatörürüdür. Ekim devriminden sonra başkomutanlık görevi almış,daha sonra kendi isteği ile Adalet Halk Komiserliği yönetim Kurulu üyeliği görevine gelmiştir.1918 martından itibaren Yüksek Devrim Mahkemesinin başkanlığına getirilmiştir.
1929-1931 yılları arasında RSFSC savcısı . 5 Mayıs 1931 – 20 Temmuz 1936 RSFSC Adalet Halk komiseri görevlerini yürütmüş, görevin hemen sonrası tutuklanıp idam edilen Adalet Bakanlarının kaderini oda paylaşmıştır.
Stalin rejimin kurumsallaşmasına en önemli adım olan Şahti davası,Sanayi Partisi davası,Menşevikler davası,Polonyalı rahipler davası gibi tüm önemli davaların iddianamelerinde Savcı olarak onun imzası vardır. Kendisini Stalin baskı rejiminin en önemli aygıtlarından biri haline dönüştürürken, yarattığı çarkın kurbanlarından biri olmuştur.
Krilenko’nun
yargılandığı davanın konusu ,ilginç olduğu için ona ayrı bir
başlık ayıracağım.
“SSCB'deki turist ve dağcılardan oluşan casus terörist grubu”
1937/1938 arasındaki ancak ruh hastalığının eseri olabilecek davalardan biri de “Dağcılar” davasıdır. Sovyetler Birliğinin yetiştirdiği en yetenekli 12 dağcı ile Avuturyalı eğitmen (Schutzbund) Adilsu dağ kampı (C. Kafkasya) topraklarında aniden tutuklanır.
İddianamedeki suçlamalar “ Sovyet iktidarını devirmek, kapitalizmi ve faşist diktatörlüğü yeniden kurmak olan karşı-devrimci dağcılar örgütünü” kurmaktır.
Kendisi de usta bir buzul tırmanıcısı dağcı olan, çok önemli zirvelere başarıyla tırmanış gerçekleştiren Krilenko 02.ocak 1938 tarihinde tutuklandı ve turistler ve dağcılar arasında karşı-devrimci bir örgüt oluşturmakla suçlandı. Savcı dağcıların dağa çıkmalarındaki amacın yabancı ülkeler lehine casusluk olduğu inancındadır.
SSCB Yüksek Askeri Komisyonu tarafından idam cezasına çarptırıldı. 29 Temmuz 1938'de Kommunarka eğitim sahasında idam edilir. Diğer dağcıların çoğundan ise bir daha haber alınmaz.
6)Evgeny Bronislavoviç Pashukanis,
Pashukanis Sovyet sistemininde yetişen en önemli hukukçuların başında geliyor. 1927'den itibaren Komünist Akademisi'nin tam üyesi, daha sonra başkanlık divanı üyesi ve başkan yardımcısı oldu; 1931'den itibaren bu akademide Sovyet Hukuk Enstitüsü müdürü oldu. 1936'dan sonra ise Krilenko’nun Adalet Halk Komiseri Yardımcısı oldu. 20 Ocak 1937’de tutuklandı. Halk düşmanı olduğu gerekçesi ile 4 eylül 1837’de ise vuruldu. Öncesinde sorgusunda Krilenko’yu suçlayıcı ifade alındı.
Ona göre proletarya temelde yeni bir hukuk sistemi yaratmaz; Zira Marksist teoriye göre hukuk, devlet gibi,sosyalizmde burjuva toplumunun bir kalıntısı, geçiş döneminin bir maliyeti olarak korunduğu için, birçok bakımdan burjuva bir karaktere sahip olacaktır.
Sosyalist hukuk ya da işçi sınıfı hukuku yaratılamaz Sosyalizm, gelişirken devletin yok olacağı yönündeki Marksist teze uygun olarak , hem devlet hem de onun hukuku ortadan kaldırmalıdır .diyordu.
Pashukanis’in tezi aslında Engels’in Anti-During’teki “İşçi sınıfı devlet iktidarını ele geçirdikten sonra,ilk adım olarak üretim araçlarının ortak mülkiyete dönüştürüleceği, devletin ortadan kaldırılmadan kendiliğinden sönümleneceği tezinin bir tekrarıydı.
Pashukanis’in temsil ettiği bu tez, ilk olarak 12.aralık 1919’da yürürlüğe sokulan Ceza Hukuku Rehberi kararnamesi ile 1.haziran 1922’de yayınlanan Rusya Sovyet Cumhuriyetleri Birliği Ceza Kanununda kimlik buldu.
1919 tarihli Ceza Hukuku Rehberi giriş bölümünde , Proletaryanın sınıf düşmanlarıyla mücadele sürecinde, belirli şiddet önlemleri kullanırken , ilk başta herhangi bir özel sisteme, herhangi bir bir kurala ya da koda bağlı kalamayacağını , olayın durumuna göre sınıf düşmanlarına karşı koruma önlemlerinin alacağı söyleniyordu., Ceza hukukunun görevi , proletarya diktatörlüğünün geçiş döneminde topluluk yaşamının ortaya çıkan yeni koşullarını ihlal edenlere karşı mücadele etmek deniyordu.
3.maddesinde ise Sovyet ceza hukuku,kapitalizmden komünizme geçişi hedefleyen proletarya diktatörlüğü döneminde, kendilerini yönetici sınıf içinde örgütlemiş olan emekçi kitlelerin çıkarlarına tekabül eden bir toplumsal ilişkiler sistemini baskı yoluyla koruma görevine sahiptir.
“Suç ve Ceza Üzerine” 5.maddesinde ise Suç, ceza hukuku tarafından korunan toplumsal ilişkiler düzeninin ihlalidir,6.maddesinde ise “ Belirli bir sosyal ilişkiler sistemi için tehlikeli olan bir eylem veya eylemsizlik olarak suç”, devlet yetkililerinin bu tür eylemleri gerçekleştiren veya kişilerin (suçlular) bu tür eylemsizliğe izin verenlerle mücadelesini gerektirir,8.maddede ise Cezalandırmanın amacı, suçu işleyen veya işlemeye teşebbüs eden kişiden ve hem bu kişinin hem de diğer kişilerin ilerideki olası suçlarından kamu düzenini korumaktır.
Suç ve cezaların kanunu ilkesine uygun olarak ,hangi fillerin suç olduğu ve bu suç fiillerine hangi ceza yaptırımı ise belirsiz bırakılmıştı...
Uygulanabilecek ceza türleri ise 25.maddede örnek ve öneri olarak
alenen kınama, fiziksel yoksunluk oluşturmayan bir eylemde bulunmaya zorlama (örneğin, bilinen bir eğitim kursuna gitmeye),üyesi olduğu Dernekten geçici veya sürekli olarak çıkarma, zararın tazmini, görevden alma,müsadere,
Siyasi haklardan yoksun bırakma, Devrim veya halk düşmanı ilan etmek, özgürlükten yoksun bırakma yerlerine yerleştirilmeden zorla çalıştırma, geçici süre ile hürriyetten yoksun bırakma uygulanabileceği ifade ediliyordu.
1.haziran 1922’de yayınlanan Ceza Kanununun 5. maddesinde Ceza Kanununun görevi, emekçi halkın devletini suçlara ve sosyal açıdan tehlikeli unsurlara karşı yasal olarak korumaktır ve bu korumayı, devrimci hukuk düzenini ihlal edenlere ceza veya diğer sosyal koruma önlemleri uygulayarak gerçekleştirir, 6.maddesinde Sovyet sisteminin temellerini ve işçi ve köylü iktidarının komünist sisteme geçiş döneminde kurduğu hukuk düzenini tehdit eden toplumsal açıdan tehlikeli her türlü eylem veya eylemsizlik suç olarak kabul edilir. 7.Maddesinde ise. Bir kişinin tehlikesi, topluma zararlı eylemlerde bulunması veya kamu düzenine ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösteren faaliyetlerle ortaya çıkar. Deniyordu.
Burada farklı olarak bir kısım suç türleri ve uygulanacak yaptırımlar belirtilmişti.
Marksist bir hukukun yaratılamayacağı tezi, Pashukanis’in belası ve kaderi oldu. Ulrich’in meşhur mahkemesıne çıkıp çıkmadığı dahi belli değildir. Stalin’in meşhur savcısı ve emir eri Vişnevski’nin Sovyet hukukunu dinamitlediği suçlaması ile infaz edilir.
Bir dönem Sovyet hukukuna yön vermiş, hatta 1936 “Stalin Anayasasının” yazımında büyük katkısı olan Pashukanis son derece üretken bir hukukçudur. Hukuk alanındaki makale,yazı ve eserlerini gösteren ne kadar çalışkan,yetenekli ve üretken olduğunu fazlasıyla gösterir.
Devletin Doğası Üzerine Bir Burjuva Avukatı (1921)
Genel Hukuk Teorisi ve Marksizm. Temel hukuki kavramların eleştirilmesine yönelik bir girişim (1924)
Burjuva Devleti ve Egemenlik Sorunu (1925)
Lenin ve Hukuk Soruları (1925)
Leon Duguit (1925)
Fransız Kamu Hukuku Literatüründeki Ana Eğilimlerin İncelenmesi (1925)
Vassal Devlet (1925)
Uluslararası Hukuk (1926)
Faşist Diktatörlüğün Özellikleri Üzerine (1927)
Lenin'in Ayaklanma Öğretileri Üzerine (1927)
Marx ve Lenin, burjuva biliminin değerlendirilmesinde (1927)
Marksist Hukuk Teorisi ve Sosyalizmin İnşası (1927)
İngiliz devletinin ve İngiliz hukukunun gelişim tarihindeki devrimci anlar hakkında (1927)
Hukukun Nesnesi (1927)
Kültür ve Politika Üzerine Notlar (1927)
Emperyalizm ve Sömürge Politikası (1928)
Sovyet Uluslararası Hukuk Teorisinin Görevleri Sorunu Üzerine (1928)
Bürokrasiye karşı mücadelede Sovyet devlet aygıtı (1929)
Ekonomi ve yasal düzenleme (1929)
Lenin'in Mirasından: Lenin'in Devlet ve Devrim Teorisine Doğru (1930)
Hegel. Devlet ve Hukuk (Ölümünün 100. Yılında) (1931)
Marksist-Leninist Devlet ve Hukuk Teorisi İçin (1931)
Devlet ve Hukuk Doktrini (1932)
Marx ve Proleter Devlet (1933)
Özel Uluslararası Hukuk Üzerine Denemeler (1935)
Sovyet Ticaret Hukuku Dersi (1935)
Hukuk ve Devletin Genel Teorisi Üzerine Seçme Eserler. —
Yukarıda bahsedilenler dışında kısa süreli de olsa Adalet Halk Komiseri yardımcılığına atanan iki bolşevik için ayrı başlık açmak gerekir.
.Örneğin; İ. A. Akulov’dan bahsetmek lazım. SSCB Merkez Yürütme Komitesi ve SSCB Halk Komiserleri Konseyinin 20 Haziran 1933 tarihli kararıyla SSCB Savcılığı kuruldu. Ertesi gün, SSCB Merkez Yürütme Komitesi'nin kararıyla İ. A. Akulov, SSCB'nin ilk savcısı olarak atanır. 3 Mart 1935'te bu görevinden alınır. Kirov’un 1 Aralık 1934'te ölümü ile başlayan operasyonların figürlerinden biridir. İ. A. Akulov haziran 1937'de NKVD tarafından karşı-devrimci faaliyet suçlamasıyla tutuklanır. 30 Ekim 1937'de SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri bölümün kararıyla infaz edilir .
Nikolai Nikolaevich Krestinsky
Adalet Halk Komiseri Yardımcılığı yaptığı için 3. Moskova davası sanıklarından Nikolai Nikolaevich Krestinsky ‘i ayrı bir başlık açmak gerekir.
Kendisi bir avukattır. Lenin ve Stalin’in çok yakın dostlarından biridir. Avrupa'da çok tanınan birisidir.
27 Mart 1937'ye kadar süren , Dış işleri Halk Komiserliğinden, Adalet Halk Komiseri Yardımcılığı görevine transfer edilir. 2 ay sonrada tutuklanır.
Orlov onunla ilgili olarak ise “Bunun ne anlama geldiğini anlamak zor olmadı. Yeni atanmasından hemen sonra tutuklanmadı. Stalin ona bu "belirsizlikte" iki aydan fazla kalma fırsatı verdi. Açıkça, gergin tutuklama beklentisinin - günden güne, saatten saate - Krestinsky'yi yoracağını ve soruşturma sırasında direnme yeteneğini zayıflatacağını umuyordu. Stalin'in fare kapanında, zamana yayılan ölümcül ıstırabın neye benzediğini hissetmek zorundaydı...
Ayrıca, karısı ve on beş yaşındaki tek kızı Natasha'nın kaderinden de korkuyordu - Çünkü, küçüklere ölüm cezası öngören 7 Nisan 1935 tarihli Stalinist yasanın onu kapsayabileceği sır değildi.
Natasha birçok yönden babasının bir kopyasıydı: sadece canlı zihnini ve şaşırtıcı hafızasını değil, aynı zamanda yüz özelliklerini ve şiddetli miyopluğunu da miras aldı. Bu kızı beş yaşımdan beri tanıyordum ve ailesinin ona çok düşkün olduğu benim için bir sır değildi. Natasha birçok yönden babasının bir kopyasıydı: sadece canlı zihnini ve şaşırtıcı hafızasını değil, aynı zamanda yüz özelliklerini ve şiddetli miyopluğunu da miras aldı....
Krestinsky karısını kurtarabileceğinden emin değildi ama Stalin'in onun için belirlediği bedeli ödemeyi kabul ederse kızının hayatı kesinlikle kurtulacaktı...””diyor..
Orlov 1937-38 sürecinde alınan itirafların hangi koşullarda alındığını da söylüyor.
Stalin döneminde işlenen cinayetlerin, çeşitli gerekçelerle rasyonolize edilmeye çalışılması yada çeşitli akıl yürütmelerle neden uydurma çabalarının açıklanan resmi belgeler karşısında hiç bir geçerliliği kalmamıştır...
Bu cinayetlerin neden işlendiği asla bilinemeyecektir. Adalet Halk Komiserlerinin öldürülmesi için de hiç bir neden yoktur. Bu kişiliklerin çoğu diğer katledilenlerde olduğu gibi yaşamları boyunca Stalin'e sadık kalmış kişilerdir..
Stalin tek satır anı, yazı bırakmamıştır. Ailesi dahil kimseyle paylaşmamıştır. Cellatların tümünün kellesini aldığı için bilen hiç kimse kalmamıştır.
Seri katili öldürme fiiline duyduğu tutku eyleme iter...dışında söylenebilecek hiç bir şey yoktur.
Yorumlar
Yorum Gönder